2019

Der Pass Pagan Peak İncelemesi
Alman-Avusturya yapımı polisiye gerilim tarzında dizi Alman Sky kanalında 2018 tarihinde yayına girmiş,şimdilerde ise yine Alman devlet kanalı ZDF'de yayınlanmakta.Dolayısıyla da haftadan haftaya nete düşüyor.Bununla beraber Almanca bilenler You Tube'da diğer bölümleri mevcut.Yönetmenliğini Cyrill Boss ve Phillip Stennert'in yaptığı dizinin başrollerinde Julia Jentsch,Nicholas Ofczarek ve Franz Hartwig'in (Dark oyuncusu) olduğu dizi bu tarzın hayranları için tavsiye edilir.Dizinin 2 sezonu geride kalmış.İMDB'Sİ ise 8,0.Şimdi dizi ile ilgili ayrıntılara geçelim.
Der Pass Pagan Peak Konusu
Karlar altında bir dağın yamacında,Almanya-Avusturya sınırını belirleyen taşın üstüne yatırılmış bir erkek cesedi bulunur.Başı Almanya,kıçı Avusturya tarafında.Şimdi İsveç dizisi Broen ve türevlerini izleyenler çakma Broen gibi yorumlar yapabilirler.Hatta nette bununla ilgili benzetmelerde gördüm ama alakası yok.Sadece şekil olarak benziyor.Cebinde Alman kimliği ağzında ise at kılından yapılmış büyükçe bir tutam saç vardır.Pagan ayinlerini anımsatan bir görüntüye sahiptir.Haliyle olay yerine Alman ve Avusturyalı dedektifler gelir.Avusturya'lı mesleki heyecanını kaybetmiş bir dedektif görüntüsündedir.Alman mevkidaşı ise bu olay mesleki kariyerinin ilk gerçek vakasıdır.Gün geçtikçe Alp dağlarının soğuk kışında mistik görüntülerle pozlandırılmış cinayetler devam eder.Söz konusu katil bir Krampus maskesi taşımaktadır.

Krampus Nedir?
Arabasını geyiklerin çektiği,yılbaşı günü bacalardan çocuklara hediyeler gönderen,ak saçlı,ak sakallı Noel Baba neyse Krampus onun tam tersidir.Noel Baba çocukları hediyeleriyle sevindirirken,Krampus ise yaramaz çocukları cezalandırır.Noel Baba'nın görüntüsünün aksine Krampus tam anlamıyla karanlıklara ve siyahlara bürünmüştür.

Krampus'un Anlamı Nedir?
Krampus genellikle Noel Baba'ya eşlik eder.Noel Baba çocukları sevindirirken,Krampus ise yaramazları cezalandırır.İsmi eski Almanca kelime Krampen yani Kralle'den gelir.Pençe anlamındadır.Ya da başka bir anlam olarak Bavyera aksanında cansız,soluk anlamındadır.
Noel Baba gibi 5 ve 6 Aralık'ta ortaya çıkar.Kramperln,Ganggerln ya da Klaufbauen isimleriyle de anılır.Krampus geleneği Hristiyanlık öncesinden kalma genelde Alplerde yaşayan İnsan'ların bir inancı olarak göze çarpıyor.Sonraları şeytanı ve ölümü sembolize ettiği için engizisyon mahkemeleri tarafından yasaklanmış.Daha sonra bu gelenek 17.yy tekrar hortlamış.


Vikings;Valhalla Dizisi Geliyor
Vikings;Valhalla Netflix'te yayınlanacak bir başka dram/tarihi dizilerden biri olacak.Ayrıntılar henüz sınırlı olmasına rağmen Vikings;Valhalla dizisinde neler olacak?Ne zaman yayınlanacak?Konusu ne olacak? sorularına dilimizin döndüğünce cevap vermeye çalışalım.
Vikings;Valhalla dizisi Michael Hirst tarafından yaratılan Vikings dizisinin bir spin-offu olacak.Dizi MGM prodüksiyon tarafından üretilecek.Gelin soru cevap şeklinde Vikings;Valhalla dizisini yakından tanıyalım.
Vikingler;Valhalla'nın Konusu Nedir?
Vikingler'den 100 yıl sonrasını bizlere aktaracak olan dizi.Ayrıca Büyük Britanya Krallığı'nın Viking akıncılarına karşı verdiği mücadeleye de tanık olacağız.Bununla beraber Büyük Britanya Kral'ı Edward'ın ölümünden sonra tahtta hak iddia eden 3 Lord'un birbirleriyle olan mücadelesi de Krallığın geleceğini sonsuza dek değiştirecektir.
Vikingler;Valhalla'da Hangi Tarihsel Figürleri Görebiliriz?
Aşağıda yazacağımız tarihsel figürleri görme ihtimalimiz çok yüksek.Bunlar Leif Erikson,Freydis,Harald Hardrada ve William the Conqueror.
Leif Erkson Kimdir?
Döneminin en ünlü Vikinglerinden biri olan Leif Erikson İzlanda doğumlu bir kaşifti.Tarihçiler tarafından Kristof Kolombus'dan yüzlerce yıl önce Amerika kıtasına ayak basan ilk Avrupalı olduğu iddia edilir.Leif Erkson'un hayatı bir çok farklı destanda anlatılsa da,hayatı ile ilgili çok fazla bilgi yoktur.

Freydis Eiriksdottir Kimdir?
İskandinav kaşif Leif Erkson'un kız kardeşidir.Cesur ve bir o kadar da barbar olan Freydis gemileriyle beraber Vinland bölgesine gelerek orada bir yerleşke kurar.Yerleşkesini kurarken Grönlend Saga'da yapmış olduğu katliam ününe ün katmıştır.

Harald Hardrada Kimdir?
1046'da 1066'ya kadar Norveç tahtında oturan Harald Hardrada taht için bir güç mücadelesine girdiği sırada Britanya Krallığı'na karşı bir İşgal gücüne liderlik etmiştir.Britanya kıyılarına geldiğinde Kral Harold Godwinson'a karşı Stamford köprüsü savaşında yenilgiye uğramış ve hayatını kaybetmiştir.

Kral Harold Godwinson Kimdir?
Britanya tarihinde son Anglo-Sakso kraldır.Stamford köprüsü savaşında sonra Normandiya'da William the Conqueror'un istilacılarına karşı savaşmak zorunda kalmıştır.Harold Hastings muharebesinde öldükten sonra Britanya'nın tarihi başka bir yöne evrilmiştir.

William The Conqueror Kimdir? 
William the Conqueror Kral Edward'ın ölümünden sonra Britanya tahtında hak iddia etmiştir.Normandiya'daki Hastings muharebesinde büyük bir zafer elde etmiştir.William'ın Britanya'yı fethetmesi tarihçiler tarafından Viking çağının sona ermesi Alman Demir çağının başlangıcı olarak kabul edilir.

VikinglerKadrosu Oyuncukları Valhalla'da Oynayacak Mı?
Vikingler dizisinde oynayan ve son bölümde sağ olan karakterler Vikingler;Valhalla dizisinde ölmüş olacaklar.Onları ancak flashback yapılırsa görebiliriz.Bu da mümkün.Flashbak olarak Vikingler dizisindeki karakterlerde Rollo'yu görebiliriz,çünkü Rollo William the Conqueror'un atası.
Vikingler;Valhalla Tarihsel Olarak Doğru Olacak mı?
Tarihsel drama türündeki yapımlar her zaman birebir doğrularla ilerlemezler.Üzerinde küçük oynamalar yapılır.Dizide bunu bekleyebiliriz.Vikinglerden 100 yıl sonrasını izleyeceksek eğer Stamford ve Hastings savaşlarını mutlak göreceğiz.
Vikingler;Valhalla'yı Ne Zaman İzleyebileceğiz?
Şimdilik 24 bölümden oluşacağı kesin olan dizi Netflix'de yayına girecek.Vikingler dizisi sona erdikten sonra yeni yapımı izleyebileceğiz.Bu da 2020 içerisinde olma ihtimali yüksek.


Dünya'ca Ünlü Abbas Kiarostami Kimdir? Filmleri Ve Kazandığı Ödüller
İran'lı Dünya'ca ünlü senarist ve yönetmen Abbas Kiarostami 22 Haziran 1940 tarihinde Tahran'da doğmuştur.Güzel sanatlar fakültesine girmeden kısa bir süre önce bir resim yarışmasına girmiş ve kazanmıştır.Mezun olduktan sonra ise grafik tasarımcı olarak çalışmaya başlamıştır.Öğrenimi sırasında trafik polisliği yapan ünlü yönetmen 30'lu yaşlarına geldiğinde çocukların ve gençlerin entelektüel gelişim merkezine katıldı.Bu merkezin film bölümünde film yapımcısı olarak bir çok çocuk filmlerinde,reklam filmlerinde,film jeneriklerinde imzası vardır.Ayrıca çocuk kitapları için çizerlik de yapmıştır.1969 yılında evlendiği Parvin Amir-Gholi'den 1982 yılında boşanmıştır.Bu evlilikten 2 oğlu Dünya'ya gelmiştir.
1979 İran İslam Devrim'inden sonra çoğu sanatçının yaptığı gibi ülkeyi terk etmemiş İran'da kalmayı tercih etmiştir.Kendisi bu kararının kariyerinde vermiş olduğu en doğru kararlardan biri olduğuna inanmıştır.İran'da yaşamanın yönetmen olarak yeteneğini sağlamlaştırdığına inanmıştır.Abbas Kiarostami genellikle koyu renk gözlük ya da güneş gözlüğü kullanmıştır.Bunun sebebi ise gözlerinin güneş ışığına aşırı duyarlı olmasıdır.Yönetmen 2000 yılında San Fransisco film festivalinde kendisine verilen Akir Kurosawa ömür boyu başarı ödülünü,İran sinemasına büyük katkılarından dolayı Behrouz Vossoughi'ye vererek herkesi şaşırtmıştır.Yönetmen beyin kanaması sonucu 4 Temmuz 2016 günü hayta gözlerini kapamıştır.
Abbas Kiarostami Filmleri
Yönetmen "Arkadaşımın Evi Nerede"filmini 1987 yılında çekilmiştir.Abbas Kiarostami çok basit bir hikayeyi İran kasabalarının çehresine dair ip uçları vererek kısa bir yolculuğu bizlere aktarmıştır.Dram türündeki film yönetmenin ilk eseridir.1990 "Yakın Plan".Ortak ilgi alanları olan iki İnsan2ın hikayesi.Bir yönetmenin hayranı olan Ali onun filmleştirdiği bir kitabı okurken bir yolcu ile tanışır.Bu kadın Ali gibi yönetmenin hayranıdır.Bunu fırsat bilen Ali kendisini yönetmenin kendisi olarak tanıtır ve bu zengin kadının hayatına girerek kendi filmini yapmak derdindedir.Ancak yalan eninde sonunda ortaya çıkacaktır.Yıl 1994'tür ve yönetmen karşımıza yine dram türünde bir filmle karşımızdadır."Zire Darakhatan Zeyton".Aynı kasabada yaşayan ve bir filmde yolları kesişen 2 gencin küçük rolleri sırasında kurgu ve gerçeğin birbirine girdiği değişik bir film seti atmosferine tanık olduk.Abbas Kiarostami'nin en değerli yapıtlarından olan "Kirazın Tadı" filminde Bay Badii  bir yolculuk esnasında kendisini öldürmek için birini bulması gerekmektedir.Adaylar bir Kürt asker,Afgan asıllı bir öğretmen ve ihtiyar bir Türk.1999 yılında yönetmen bir komedi/dram filmiyle
karşımıza çıktı."Rüzgar Bizi Götürecek".İran sinemasını etkileyici yapımlarından biri olan bu film ayrıca bir çok ödül kazanmıştır.2002 yılında "On" adlı film İran sinemasında önemli bir yere sahiptir.Tahran sokaklarında bir kadın arabasına 10 farklı İnsan alır ve onları istedikleri yere kadar götürür.Bu esnada onlarla sohbet eder.Sohbetler İran'da kadın üzerinden çeşitli sosyolojik ve kültürel anlamdaki ayrıntıları göz önüne serer.2005 "Biletler".Üç ayrı hikaye 3 ayrı yönetmen ve bu anlamda yabancı oyuncuların yer aldığı Uluslararası bir film.Bir trende çeşitli ırklardan,kültürlerden gelmiş İnsan'ların birbirleriyle olan ilişkileri.Yönetmenin 2008 yılında çektiği"Shirin" adlı film on ikinci yüzyılda Nezami'nin yazdığı Ferhat ile Şirin şiir,114 ünlü İran'lı tiyatrocunun bir araya gelerek ortaya koydukları teatral bir anlatım 65.Venedik film festivalinde gösterilir ve izleyiciden tam not alır.
2010 "Aslı Gibidir" filminde yönetmen Juliette Binoche ve William Shimell gibi ünlü isimlerle çalışmıştır.Kendi hayat hikayesinden esinlenen yönetmen Toskana'da aşkı anlatmıştır.2012 yılında gelindiğinde yönetmen Fransa Japonya yapımı "Sevmek Gibi" filmini çekmiştir.Filmde Japon oyuncular yer almıştır.Film Cannes film festivalinde Altın Palmiye'ye aday gösterilmiştir.2016 yılında çektiği "Take Me Home" futbol üzerine çektiği bir kısa filmdir.Son olarak "24 Frames" adlı deneysel bir üslupla çektiği film yönetmenin ölmeden önce çektiği son filmdir.

Abbas Kiarostami  Sineması
Şüphesiz Abbas Kiarostami günümüz İran sinemasının popülerliğini en çok borçlu olduğu yönetmendir.İran Yeni Dalgası sinemasının öncü isimlerindendir.Şiirsel bir dile sahip sinemasında en basit bir hikayeyi nefis bir filme dönüştürebilen ender yönetmenlerdendir.İdeolog ve propagandist değil sadece sanatçıdır.Aynı zamanda bir fotoğraf sanatçısı da olan yönetmen sinemayı besleyenin fotoğraf ve fotoğrafçılık olduğunu düşünmüştür.Filmlerin alt metinlerinde şiirin fotoğrafın ve resmin etkileri çok net görülür.Kendisi sadece yönetmen değil fotoğrafçı,film yapımcısı,yazar,kurgucu,görüntü yönetmeni,senarist,grafik tasarımcı ve ressamdır.


Dünya Sinemasında Önemli Bir Yeri Olan Michael Haneke Kimdir?
Michael Haneke Alman yönetmen ve oyuncu Fritz Haneke ve Avusturyalı aktris Beatrix von Degenschild'in çocuğu olarak 23 Mart 1942 yılında Almanya'nın Münih şehrinde doğmuştur.Çocukluğu Viyana'da geçen yönetmen Max-Reinhardt sanat okulu sınavını başaramamış ve yine Viyana'da tiyatro bilimi,psikoloji ve felsefe okumuştur.Mezun olduktan sonra ise tiyatro ve edebiyat eleştirmeni olarak çalışmıştır.1967-1971 yılları arasında Almanya'nın Baden-Baden şehrinde Südwestfunk adlı radyo ve televizyon kanalında televizyon dramaturluğu yaptıktan sonra 1970'li yıllarda çeşitli tiyatrolarda yönetmen ve senarist olarak çalışmıştır.Tiyatro çalışmalarından dolayı Düsseldorf,Frankfurt,Stuttgart,Berlin,Hamburg,Münih ve Viyana gibi şehirlerde bulunmuştur.Set dekarotörü Susi Haneke ile evlidir.
Michael Haneke Filmleri
Michael Haneke "Lemminge" 1979,"Varition" 1982 ve "Wer War Edgar Ellen?" gibi Tv filmlerinden sonra 1988 yılında ilk sinema filmini çeker.Bu film Uluslararası Locarno film festivalinde bronz Leopar ödülüne layık görülür.Ayrıca Avusturya film sanatı ödülüne layık görülür.Bundan sonra 1992 yılında çektiği" Bennys Video" ve 1994'te çektiği "Tesadüfi Bir Kronlojinin 71 Parçası" adlı filmlerle dikkatleri üzerine çekmeyi başarır.1997 yılında çektiği,şiddetin açıkça gösterilmesi,burjuvazi ve olağan şiddete bambaşka bir bakış açısıyla baktığı ve ilk kez Cannes film festivalinde gösterilen "Ölümcül Oyunlar" adlı filmi seyirci ve jüri arasında bir kutuplaşmaya sebebiyet vermiştir.Bu filmi 10 yıl sonra aynı isimle Amerikan versiyonunu çekmiştir.2001 yılına gelindiğinde yönetmen başrolünde Isabelle Hupert'in oynadığı Elfriede Jelineks'in Piyanist adlı romanını filmleştirdi.Film Cannes film festivalinde jüri özel ödülü dahil bir çok ödül kazandı.2003 yılında çektiği" Kurdun Günü" adlı filmde İsabelle Hupert'i yine başrolde izledik.2005 yılında Juliette Binoche ve Daniel Auteuil'in başrollerinde oynadığı "Saklı" adlı filmle yönetmen Cannes film festivalinde en iyi yönetmen ödülü dahil FİPRESCİ  ve Ekümenik jüri ödülünün sahibi oldu.Ayrıca buna ek olarak "Saklı" filmi Avrupa film ödüllerinde en iyi film ve en iyi yönetmen dahil 5 ödül daha kazanmıştır. 2006 yılında Haneke Paris'te ilk operasını sahneye koydu.2009 yılında Michael Haneke "Beyaz Bant" adlı filmle Cannes film festivalinde Altın Palmiye ödülünü ilk kez kazandı."Beyaz Bant" adlı film kuzey Almanya'da bir köyde yaşayan köy sakinlerinin 1.Dünya Savaşından bir gün önceki yaşananları anlatır.Siyah beyaz film Avrupa'daki bir çok festivalden en iyi film,yönetmen ve senaryo ödülleriyle döndü."Beyaz Bant" filmi ayrıca FİPRESCİ ödülünün sahibi olmuştur.2. Altın Palmiye ödülünü ise Jean-Louıs Trintignant,Emanuelle Riva ve İsabelle Hupert'in başrollerinde olduğu 2012 yılında"Aşk" adlı filmle almıştır.Film Yabancı dilde Oscar ve Altın küre dahil bir çok ödül kazanmıştır.2017 "Mutlu Son" adlı filmde aile sorunları ve yıllarca sakladıkları aile sırlarının ortaya çıkmasıyla hayatları alt üst olan bir aileyi izledik.

Michael Haneke Sineması
Haneke sineması İnsan'ın eline verilen fotoğraflar gibidir.Bak ve fotoğraftaki metni sen keşfet der.Kendisi bunu şu şekilde ifade eder."Sinema'da o anki kare illa ki gösterdiği şeyi anlatmak zorunda değildir.Bazı yönetmenler bundan bi haber.Ne anlatıyorlarsa onu gösteriyorlar.Ne gösteriyorlarsa onu demek istiyorlar" Haneke sinemasını sevenlerin hep söylediği şudur:Haneke sineması seyirciyi yorma ve rahatsız etme peşindedir.İzleyiciye anlaşılır bir hikaye vermez,zihninizi kurcalama peşindedir. Çünkü Haneke izleyicinin kendisiyle yüzleşmesini ister.Haneke kendini öfkelendiren konuları filmlerinde işlemiştir.Usta yönetmen gerçekleri ön planda tutarak filmler çekmiştir.Peki nedir bu gerçekler? Hiç bir şeyin aslında iyiye gitmediği,her şeyin yozlaştığı gerçekler.Bu gerçeklerden yola çıkarak film yapmayı tercih etmiştir.
Haneke'nin hayat felsefesindeki İnsanoğlu'nun başlangıç ve bitişin ortasındaki aciz ve hiçlik durumu sinemasına da yansımıştır.Haneke filmlerindeki neden/sonuç ilişkisi,İnsanlığın acizlik ve hiçlik düşüncesi kadar izleyiciyi derin düşüncelere iter.

Michael Haneke Sinemasına Eleştiriler
Tabi bunların dışında Haneke sinemasına ağır eleştiriler de yok değil.Anlatılmak istenen bu kadar ağır,sıkıcı gerçeğinden saptırarak anlatılmaz denir mesela.Ya da filmle beraber bize felsefe yapmamız istenir fakat felsefe yapmak sıkıcı değildir.Bir hareketliliği vardır.Roman okurken yaptığımız felsefeyi Haneke bizden izleyerek yapmamızı istiyor bu da izleyiciyi görsel olarak yoruyor denir.


Nuri Bilge Ceylan
Sinemamızın en başarılı yönetmenleri arasında gösterilen Nuri Bilge Ceylan 1959 Çanakkale doğumludur.Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik mezunu olan Nuri Bilge Ceylan öğrenimi sırasında fotoğrafçılık ve dağcılıkla ilgilenmiştir.Mimar Sinan Üniversitesi'nde 2 yıl sinema eğitiminden sonra ilk kısa filmi "Koza'yla" Cannes film festivalinde kısa filmler bölümünde yarışmıştır.Ardından 1998 yılında ilk uzun metrajlı filmi "Kasaba" filmini çekmiştir.
Nuri Bilge Ceylan Filmleri
Başarılı yönetmenin genelde dram türünde filmler çektiğini görürüz.Doğallığı ve doğru oyuncu tercihini ön planda tutan yönetmen ilk filmi "Kasaba'da" bizleri 1970'lerin Türkiye'sinde 3 kuşağın bir arada yaşadığı İnsan'ların hayatlarına göz atma fırsatını bulduk.1999 yılında çektiği "Mayıs Sıkıntısı'nda" Muzaffer'i çocukluğunun geçtiği kasabaya geri dönüp bir film çekme çabasını izledik.Bu çaba zamanla kasabayı huzurun zedelendiği ve olayların başladığı bir yere dönüştürür.Mayıs Sıkıntısı yurt içi ve yurt dışında bir çok ödül kazanmıştır.2002 yılında yönetmen "Uzak" filmiyle karşımıza çıktı.Yönetmenin en olgun çalışması olarak kabul edilir.Film ideallerinden uzaklaştıkça yaşamın anlamını yitirdiğini düşünen bir adamla,idealleri için kente gelen genç bir adamın hikayesini anlatır.Yardımcı erkek oyuncu rolündeki Mehmet Emin Toprak filmden sonra geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir.2006 yılında vizyona giren "İklimler" filminde yönetmen hem kendisi hem de eşi Ebru Ceylan başrollerdedir.Farklı coğrafyaların farklı iklimleri vardır.Değişmek için mevsim dönüşlerini bile beklemeyen ruhlarında iklimleri vardır.2008 yılı "Üç Maymun" filmi vizyona girmiştir.Filmde bir aile dramına şahit olduk.Gerçeği bilmek fakat hakkında konuşmamak,görmemek ve duymamak yani üç maymunu oynamak gerçeğin var olduğunu değiştirir mi? 2011' de yönetmen karşımıza bir dram-gerilim filmiyle çıktı."Bir Zamanlar Anadolu'da".Nuri Bilge Ceylan bizleri tekrar taşranın sıkıntısına bu sefer bir cinayet hikayesinin içinde barındırdığı bir gerilime götürdü.2014 yılında çektiği "Kış Uykusu" 3 saat 16 dakika süren yine dram türünde bir filmdir.Emekli tiyatrocu Aydın'ın hayatındaki iki kadın vardır.Biri ablası diğeri kendisine uzak duran karısı.Aydın yaşadığı ve butik otel işlettiği taşraya kışın kar yağmasıyla birlikte huzursuz olur ve uzaklara gitmeye karar verir. Nuri Bilge Ceylan'ın 2018 yılında çektiği "Ahlat Ağacı" yönetmenin 8. filmidir.Bu filmde yazar olmak isteyen ve bunun için köyüne dönüp tüm enerjisini harcarken babasından kalan borçların Sinan'ın başına iş açmasını izledik.

Nuri Bilge Ceylan Ödülleri
Başarıl ve bol ödüllü yönetmenin aldığı ödüller şu şekildedir..
1998/99 "Kasaba" İstanbul Uluslararası film festivali sinema özel ödülü ve jüri özel ödülü.Tokyo film şenliği sinema başarı ödülü,Angers festivali en iyi görsel efekt.
2000 "Mayıs Sıkıntısı" İskenderiye film festivali en iyi film.
2001 "Mayıs Sıkıntısı" Ankara film festivali en iyi film.
2002 "Uzak" Antalya Altın Portakal film festivali en iyi senaryo,film.
2003 "Uzak" Ankara film şenliği en iyi senaryo,en iyi görüntü yönetmeni,Beyrut film festivali en iyi senaryo,film.Siyad Türk sineması ödülleri en iyi görüntü yönetmeni,film.Orhan Arıburnu ödülleri en iyi film.İstanbul Uluslararası film festivali en iyi film.
2004 "Uzak" Meksiko City film festivali en iyi yönetmen.
2006 "İklimler"Sinem yazarları derneği jüri özel ödülü.Antalya Altın Portakal film festivali en iyi yönetmen.
2007 "İklimler" İstanbul Uluslararası film festivali en iyi film.
2008 "Üç Maymun" Cannes film festivali en iyi yönetmen.
2009 "Üç Maymun" Asya Pasifik film ödülleri en iyi film,yönetmen.
2011 "Üç Maymun" Cannes film festivali jüri özel ödülü.
Nuri Bilge Ceylan Yönetmen Sineması
Nuri Bilge Ceylan filmlerinin en önemli özelliği oyuncuların adeta rol kesmemesi ve her şeyin çok gerçekçi duruyor olmasıdır.Bunun en büyük sebebi ise yönetmenin doğru oyuncu seçimidir.Öyleki "Uzak" filminin başrol oyuncusu Mehmet Emin Toprak'ın mesleği oyunculuk değildi.Yönetmenin yeğeniydi ve filmdeki performansından dolayı Cannes ve Altın Portakal'da ödül kazanmıştır.Sebebi çok basit oyuncu kendini oynamıştır.Yönetmenin bir başka özelliği ise doğallığı ön planda tutmasıdır.Disiplini ön planda tutan yönetmen Uzak filmine kadar fotografik anlatımı daha sonraki filmlerinde ise öyküsel anlatıma geçmiştir.Sette daha az kişiyle çalışmanın daha faydalı olduğuna inanan yönetmen yaratıcılık için en önemli unsurun ise zaman olduğunu söylemiştir.Sinemayı anlamanın en iyi yolun film izlemek olduğuna inanan yönetmen,film eğer sizi yeterince içine aldıysa bütün sırları öğrenebilirsiniz görüşündedir.

Türk sinemasının önde gelen Yönetmenlerinden Zeki Demirkubuz Kimdir?
Zeki Demirkubuz 25 Temmuz 1964 Isparta doğumludur.Ortaokulu Gönen Öğretmen okulunda  okuduktan sonra İstanbul'a yerleşir ve liseyi burada okurken ayrılarak fabrika ve atölyelerde çalışmaya başlar.1980 Askeri darbesinden sonra solcu bir partiye üye olduğu gerekçesiyle 3 yıl hapis cezasına çarptırılır.Tahliyesinden sonra ise farklı şehirlerde işportacılık yapar.Liseyi açıktan bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesine girer.Sinema hayatına ünlü yönetmen Zeki Ökten'in yanında asistanlık yaparak başlar.1994'te ilk filmi "C Blok'u" çeker.Bu filmden sonra kendi senaryolarını ve bir çok ödüllü film çekerek bağımsız bir yönetmen olarak sinema Dünya'sında anılmaya başlar.
Zeki Demirkubuz Filmleri
Zeki Demirkubuz tam anlamıyla bir Dostoyevski aşıdır.Filmlerinde bazılarında bunu net olarak görülür.İlk filmi C Blok'tan sonra 1997 yılında Masumiyet filmini çekmiştir.Masumiyet filminde amaçsız bir hayata sahip Yusuf'un varoş bir pansiyonda Bekir ve Uğur'la tanıştıktan sonra hayatlarını derinden sarsan hikayelerine tanık olduk.Herkes kendi masumiyetinin peşindedir.Üçüncü Sayfa yönetmenin 3.filmidir ve gazetelerin 3. sayfalarındaki haberlerden bildiğimiz bir adamın başına gelen talihsizlikleri izledik.2001 yılında Yazgı'da yönetmen üstün körü verilmiş bir evlilik kararından sonra Musa'nın kararının trajik bir yazgıya dönüşmesini gözler önüne sermiştir.2002 yılında çektiği İtiraf filmi Karanlık Üstüne Öyküler üçlemesinin 2.filmidir.Ardından 2003 yılında Bekleme Odası gelir.Bekleme Odası karanlık ve kasvetli atmosferiyle zihnimize yer edinir.Ahmet Dostoyevski'nin kitabı "Suç Ve Cezayı" sinemaya uyarlamaya çalışan bir yönetmendir ve Raskolnikof'u canlandıracak birini ararken ki çabasına şahit olduk.Bekleme Odası "Karanlık Üstüne Öyküler" üçlemesinin son filmidir.2006 yılında Kader filmi yönetmenin 1997 yılında çektiği Masumiyet filmindeki Bekir ve Uğur'un gençlik yıllarını bize izlettirdi.Doğamızın en tehlikeli duygularından biri olan "Kıskanmak" duygusunu işlediği Kıskanmak filmi yönetmenin 2009 yılında çektiği bir başka filmdir.2012 yılında Dostoyevski'nin yer altın notlar adlı eserinden kurguladığı Yeraltı filminde Engin Günaydın'ı,nefret ettiği eski arkadaşlarının akşam yemeğine kendisini zorla davet ettiren ve bu yemekte eski hesapların açılmasıyla utanç dolu hesaplaşmaların görülmesine sebep olan Muharrem rolünde izledik.Engin Günaydın bu karakterle televizyon komedilerinden çıkıp dramatik karakterlere geçiş yapmıştır.Bulantı yönetmenin 2015'de çektiği filmdir ve bu filmde başına gelen trajik olaylara karşın umursamaz bir yapıya sahip olan Ahmet'in yaşadıklarına şahit olduk.Ve son olarak 2016 yılında çekilen Kor filmi.Emine,Celal ve Ziya üçgeninde aşkın ve ihanetin filmine odaklandık.

Zeki Demirkubuz Film Ödülleri
C Blok
1994 Uluslararası İstanbul film festivali Ulusal yarışma jüri özel ödülü.1994 Ankara film festivali jüri özel ödülü,en iyi kurgu,umut veren yönetmen/senaryo.1995 SİYAD Sinema yazarları derneği en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi yardımcı kadın oyuncu,en iyi yardımcı erkek oyuncu.
Üçüncü Sayfa
1999 Altın Portakal film festivali en iyi yönetmen,en iyi senaryo.1999 Orhan Arıburnu Ödülleri en iyi yönetmen.1999 Sinema Yazarları Derneği en iyi senaryo.2000 Uluslararası Tiflis film festivali en iyi yönetmen en iyi senaryo.2000 İstanbul Uluslararası film festivali en iyi yönetmen,en iyi senaryo.
Masumiyet 
1997 Antalya Altın Portakal film festivali en iyi kurgu.1997 Adana Altın Koza film şenliği en iyi film en iyi yönetmen.1998 İstanbul Uluslararası film festivali en iyi film.1998 Orhan Arıburnu Ödülleri en iyi yönetmen.1998 Sinema Yazarları Derneği en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi senaryo.
Bekleme Odası
İstanbul Uluslararası film festivali en iyi yönetmen.
Kader 
2006 Antalya Altın Portakal film festivali en iyi film.2007 Ankara film festivali en iyi yönetmen.2007 İstanbul Uluslararası film festivali en iyi yönetmen.2007 Nürnberg Türkiye/Almanya film festivali en iyi film.
Yazgı
2001 Antalya Altın Portakal film festivali en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi sanat yönetmeni,jüri özel ödülü.2002 İstanbul Uluslararası film festivali en iyi film,en iyi yönetmen.
Zeki Demirkubuz'a Yakından Bakalım
Zeki Demirkubuz kendi sinema ekolünü yaratmış ve bunda kendini kabul ettirmiş bir yönetmendir.Kısıtlı bütçeyle ortaya çok güzel işler çıkartılabileceğini kanıtlamıştır.Filmlerinde kaybedenlerin ve ezilenlerin,şehirde sıkışıp kalmış İnsan'ların öykülerini işlemiştir.Dostoyevski aşığı bu başarılı yönetmenimiz aynı zamanda oyuncu yönetiminde çok başarılıdır.Filmlerinin çoğunda kamera sabittir,başrol genelde içine kapanıktır.Ayrıca filmlerinde kendiliğinden açılan ve gıcırdayan kapılara fazlasıyla rastlanır.Koyu bir beşiktaş taraftarı olan yönetmen ayrıca NTV 'de yayınlanan "Simurg" adlı belgeselin bir kaç bölümünde yönetmen koltuğunda oturmuştur.

Edebiyatçı,Senarist,Yönetmen Derviş Zaim'i Yakından Tanıyalım
Derviş Zaim ya da tam ismiyle Derviş Zaimağaoğlu.Türk sinemasına edebiyatçı,yönetmen,senarist ve eğitmen kimliğiyle damga vurmuş katıldığı Ulusal ve Uluslararası festivallerden ödüllerle dönmüş filmlerin sahibi.1 Ocak 1964 Kuzey Kıbrıs Famagusta doğumlu yönetmen Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünden mezun olduktan sonra Birleşik Krallık Warwick Üniversitesinde Kültürel çalışmalar dalında master yapmıştır.1994 yılında "Ares Harikalar Diyarında" adlı kitabıyla Yunus Nadi roman ödülü kazandıktan sonra 1997 yılında ilk filmi olan "Tabutta Rövaşata" filmini çekmiştir.Filmin müzikleri ise "Baba Zula'ya aittir.Yukarıda Derviş Zaim'in eğitmen kimliğinden bahsetmişken kendisi şu sıralar çeşitli üniversitelerde sinema üzerine dersler vermektedir.
Derviş Zaim Filmleri
1997 yılında çektiği ilk filmi Tabutta Rövaşata Ulusal ve Uluslararası festivallerden ödüllerle döndü.Yönetmen bizleri bu filmde uslanmaz araba hırsızı,sokaklarda yatıp kalkan,saf ve temiz Mahsun'un soğuk ve kasvetli İstanbul günlerinde hüzün ve dram dolu hikayesiyle baş başa bıraktı.
2001 yılına geldiğimizde yönetmen "Filler ve Çimen" adlı filmiyle karşımıza çıktı.Bu filmde basit  fakat zorlu bir yaşamı olan maraton koşucusu Havva'nın mafya tarafından ele geçirilmek istenen çalıştığı otelde cereyan eden kirli oyunlara şahit olduk.Yukarıda filler zıplar aşağıda ise çimenler ezilir.2003'de "Çamur" adlı filmde Ali'nin çamurun iyileştirici gücünün dışında kendisinin ve etrafındaki İnsan'ların hayatlarının tümünden değiştirdiğini gördük.2005 Cenneti Beklerken'de Leyla'nın nakkaş Eflatun'u bambaşka maceralara sürüklerken izledik."Nokta" isimli filmini 2008 yılında çeken yönetmen bizleri büyük bir vicdansal dram ile baş başa bıraktı.Gölgeler Ve Suretler filmi gerçek olaylara dayanan bir filmdi ve 2010 yılında çekti.Yıl 1963'tür.Rumlar ve Türkler arasındaki olaylar yeni başlamıştır.Bu olayların içindeki bir karagöz kuklacısı ve babasından ayrı düşen genç bir kızın olgunlaşma sürecindeki başından geçen olaylar konu edilmiştir.Gölgeler ve Suretler,Cenneti Beklerken ve Nokta ile başlayan üçlemenin son filmi olmuştur.
2012 Devir filminde bir çoban yarışmasını 2013 yılında Balık adlı filminde ise balıkçılık yapan bir ailenin hikayesine konuk olduk.2014 yılında Kıtmir 2016 yılında ise  bir yedi uyuyanlar miti olan Rüya.

Derviş Zaim Film Ödülleri
Tabutta Rövaşata (1996)
Ulusal Ödüller
Antalya Film Festivali en iyi film,senaryo,kurgu,erkek oyuncu.1997 İstanbul Film Festivali jüri özel ödülü.1997 Ankara film festivali en iyi erkek oyuncu.1997 Orhan Arıburnu ödülleri en iyi 2.film,jüri özel ödülü.
Uluslararası Ödüller
Montpellier film festivali 1997 jüri özel ödülü,Akdeniz eleştirmenleri ödülü.1997 Torino film festivali jüri özel ödülü halk ödülü.1997 Selanik film festivali jüri özel ödülü,en iyi erkek oyuncu.
1997 Amiens film festivali Netpac ödülü.1997 San Fransisco film festivali en iyi film.1998 D'Annonay film festivali en iyi film.1998 Ouvres film festivali en iyi film,en iyi erkek oyuncu.
Filler Ve Çimen (2000)
Ulusal Ödüller
Antalya film festivali 2000 jüri özel ödülü,en iyi kadın oyuncu,en iyi yönetmen en iyi kurgu,en iyi sanat yönetmeni,en iyi yardımcı erkek oyuncu,Kültür bakanlığı ödülü.2001 İstanbul film festivali en iyi kadın oyuncu,Fipresci ödülü.2001Avşa film festivali en iyi film,en iyi kadın oyuncu.2001 Orhan Arıburnu ödülleri en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi kadın oyuncu.2002 Siyad ödülleri en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi senaryo,en iyi kadın oyuncu.
Çamur 2003
Ulusal Ödüller
Orhan Arıburnu ödülleri jüri özel ödülü,2003 Ankara film festivali en iyi yardımcı kadın oyuncu.2003 Sinema yazarları derneği en iyi kadın oyuncu
Uluslararası Ödüller
2003 Venedik film festivali Ccit (Geleceğin sineması) ve Enricho Fulchignoni (Unesco) ödülü.
Cenneti Beklerken 2006
Ulusal Ödüller
Antalya film festivali en iyi özel efekt.2006 Siyad ödülleri en iyi film müziği.2006 Ankara film festivali en iyi müzik,en iyi sanat yönetmeni.2006 Adana film festivali jüri özel ödülü,en iyi müzik,en iyi sanat yönetmeni,en iyi kurgu.
Uluslararası Ödüller
Kahire film festivali en iyi sanatsal katkı ödülü.
Nokta 2008
Ulusal Ödüller
Antalya film festivali Avni Tolunay özel ödülü,en iyi müzik,en iyi ses tasarımı,en iyi yönetmen.İstanbul film festivali en iyi yönetmen.Bursa İpek yolu film festivali en iyi yönetmen.Adana film festivali en iyi görüntü,en iyi görsel efekt.Türkiye yazarlar birliği sinema ödülü.Boston Türk filmleri festivali Mükemmellik ödülü.
Uluslararası Ödüller
Avrasya film festivali eleştirmenler ödülü,Kahire Uluslararası film festivali en iyi dijital film,Montpellier film festivali en iyi müzik,Asya Pasifik ödülleri senaryo adayı.
Gölgeler ve Suretler
Ulusal Ödüller
Ankara film festivali en iyi film,en iyi yönetmen,en iyi kadın oyuncu,en iyi yardımcı kadın oyuncu iyi kurgu,en iyi sanat yönetmeni,Siyad eleştirmenler ödülü.Antalya film festivali Siyad eleştirmenler ödülü,en iyi kurgu ve 14.İstanbul Kukla festivali onur ödülü.Ayrıca 1.Yeşilçam ödülleri en iyi sanat yönetmeni,en iyi kostüm.
Uluslararası Ödüller 
Film Oriental (Cenevre) Özel mansiyon
Rüya
Ulusal Ödüller
Adana film festivali En iyi kadın oyuncu
Derviş Zaim Rüyet
Derviş Zaim ilk ve tek kitabı "Ares Harikalar Diyarında" dan sonra yeni kitabı "Rüyet" ile tekrar roman Dünya'sına adım attı.Roman'da Doğu Batı ilişkisini ele almış,İslam düşüncesiyle Batı düşüncesinin nasıl yan yana durabileceğini tartışmaya açmıştır.Aynı zamanda "Rüyet" Doğu-Batı gerilimini ayrı bir yaklaşımla ele aldığını görüyoruz.








Çingene Müziğini Ve Dansını Filmlerinden Eksik Etmeyen Tony Gatlif Kimdir?
Yönetmen sineması kendine özgü bir dili olan yaratıcı,yazar olarak gösterilen az sayıda yönetmenin kendi sinema Dünya'sını ifade eden bir kavram olarak tarif edilir.Tony Gatlif'de bu yönetmenlerden biridir.1948 yılında İspanyol asıllı Romanyalı anne ve babanın çocuğu olarak Cezayir'de Dünya'ya geldi.Asıl adı Michael Dahamani olan Gatlif daha sonra Paris'te L'Ecole de Beaux Arts'da sanat eğitimi aldı.Yönetmenlik dışında senaryo yazarlığı,oyunculuk ve yapımcılık işleriyle de uğraşmıştır.Filmlerindeki genel tema Roman azınlıkların,hayatları,dansları,yolculukları ve müzikleri olarak göze çarpar.Bu bağlamda Fransa'da ikamet ediyor olmasına rağmen bir öz incelemede bulunmak için yüzünü asıl köklerine Romanlara çevirmiştir.Tony Gatlif kimdir? sorusunu cevapladıktan sonra bu yüksek İMDB'li yönetmenin sanat hayatına bakabiliriz artık.

Tony Gatlif Filmleri
İlk filmi La Tete De Ruine'i 1975 yılında çekmiştir.Arkasından 1982 yılında Paris'in varoşlarında yaşayan çingeneleri anlatan Le Princes gelmiştir.1992/93 yılında çektiği Latcho Drom bir belgesel film tadındadır.Yönetmen bu filminde Hindistan'ın Racasthan eyaletinden 1000 yıl önce çıkıp Dünya'nın çeşitli yerlerine yayılan çingenelerin izini sürmüştür.1995'de Mondo'nun ardından üçlemenin son filmi olan ve 1997 yılında çektiği Gadjo Dilo gelir.Gadjo Dilo'da sesine hayran olduğu babasına ait bir teyp kasetiyle sanatçıyı arayan Fransız bir gencin yolunun çingenelerle kesişmesini anlatır.Bu üçleme yönetmene bir çok ödül kazandırmıştır.Yönetmenin bir başka önemli filmi ise 2000 yılında çektiği Vengo adlı filmdir.Bu filmde Caco adlı gururlu saygın bir adamın kızının ölümünden sonra hayatının paramparça olmasını izledik.2002 yılında çektiği Swing adlı film ise resmen yürekleri dağladı.İki çocuğun dereler,sazlıklar,çimenler boyu büyüttükleri dostlukları izlenmeye değerdi.2004 yılına geldiğimizde yönetmen karşımıza Zano ve Naima'nın Paris'ten Cezayir'e uzanan bir yol hikayesiyle çıktı.Bu filmle yönetmen Gatlif Cannes film festivalinde en iyi yönetmen ödülünü aldı.2006 yılında Transylvania'da güzel ve tutkulu bir kadın olan Zingarina'yı sevdiği adam olan Milan'ı bulmak için Transylvania yollarına düşerken gördük.Gerçek olaylardan esinlenerek 2009 yılında çektiği Korkoro adlı film Nazi toplama kampında özgürlüğü elinden alınan çingene bir aileyi konu alır.İndignados'u 2012 yılında çeken yönetmen Avrupa'da yayılan isyan ve öfke konusunu işlemiştir.Yarı kurmaca ve yarı belgesel niteliğindedir.Arkasından gelen 2014 yapımı Geronimo filminde trajik bir aşk hikayesine tanık olduk.Ve son olarak bir bölümü Türkiye'de çekilen İstanbul'dan Midilli'ye umut ve müzik dolu bir yol hikayesi.
Tony Gatlif Film Ödülleri 
Tony Gatlif'in ödül alan filmlerinden bazıları şunlardır.
1996 yapımı Latcho Drom filmi Ulusal Film Eleştirmenliği Birliği Özel Ödülü
1996 yapımı Latcho Drom filmi ABD Ulusal Film Eleştirmenleri Birliği en iyi deneysel film
1999 yapımı Gadjo Dilo filmi Cesar en iyi özgün müzik ödülü
2004 yapımı Exils filmi Cannes Film Festivali en iyi yönetmen
Bununla birlikte bir çok festivalde adaylıkları da mevcuttur.
Tony Gatlif Filmleri İzle
Tony Gatlif filmlerinde romanların göçlerini,müziklerini,danslarını şiirsel bir dille anlatmıştır. "Çingeneler müzikten doğar" diyecek kadar onlardan biridir."Benim Ülkem Yollar" diyerek filmlerinde bizleri dram dolu çıkardığı yolculuklara bir anlamda hazırlamıştır.Aynı zamanda bir filmde müziğin ne kadar önemli olduğunu "Bir film üzerine düşünmeye başladığımda aynı anda müziklerini de düşünmeye başlarım" cümlesi çok net açıklamıştır.Ayrıca "Müzik halkları bir arada tutan bir çimentodur" görüşü ile müziğin gücüne vurgu yapmıştır.Tony Gatlif filmlerini şu sıralar İnternette alt yazı ile ya da DVD olarak satın alıp izleyebilirsiniz.







Ian Somerhalder Bir Vampir Dizisiyle Daha Netflix'te
Yeni bir Vampir temalı dizi daha Netflix'te yayın hayatına başlıyor.V Wars.Ünlü yazar Jonathan Maberry ve Alan Robinson'un V Wars adlı çizgi roman serisinden uyarlanan dizide Doctor Luther Swan'ın hikayesi anlatıyor.Yönetmenliğini William Laurin ve Glen Davis'in yaptığı dizinin başrollerinde Ian Somerhalder,Adrian Holmes,Jack Lai ve Peter Outerbridge görüyoruz.Özellikle Vampir temalı dizi ve filmlerden hoşlanan izleyiciler için iyi bir haber.Kanada yapımı dizi dram,korku,bilim-kurgu ve fantastik temalarını içinde barındırıyor.Lost dizisinden hatırladığımız İan Somerhalder ayrıca 8 sezon süren Vampire Diaries ile adını geniş kitlelere duyurmayı başarmıştı.Bu gidişle Vampir temalı dizilerde ilk başvurulacak kişi olarak gözüküyor.


V Wars Konusu
Yukarıda da yazdığımız gibi dizi Doktor Luther Swan'ın hikayesine odaklanıyor.Doktor Luther'in yakın arkadaşı Michael Fayne gizemli bir virüs kapar ve ardından İnsan etiyle beslenen bir vampire dönüşür.Hastalık çok hızlı yayılır ve toplumda iki kutba ayrılır.İnsan eti yiyen vampirler ve İnsan'lar.Doktor Swan bu durumu bilimsel olarak çözmeye çalışırken Fayne ise vampirlerin lideri konumuna gelecektir.
V Wars Ne Zaman 
Vampir hikayelerinden hoşlanan izleyiciler Netflix dijital platformunda altyazılı olarak yayınlanacak diziyi merakla bekliyor.10 bölümden oluşacak ilk sezon 5 Aralık günü yayın hayatına başlayacak.
V Wars Fragman
Dziyi merak edenler aşağıda diziyle ilgili fikir sahibi olmak adına fragmanını izleyebilirsiniz.

Bir Stephen King Romanını Daha Dizi olarak İzleyeceğiz.The Outsider
Stephen King'in 22 Mayıs 2018'de çıkan aynı adlı romanından beyazperdeye uyarlanan dizi iddialı yapımlara ev sahipliği yapan Amerikan HBO kanalında gösterime girmeyi bekliyor.Yönetmenliğini Richard Price'ın yaptığı dizide Netflix dijital platformunda yayınlanan Ozark adlı diziden hatırladığımız gayrimeşru işlere bulaşmış bir finans uzmanını oynayan Marty rolünde Jason Bateman'ı başrolde görüyoruz.Ona Ben Mendelshon ve Cyntia Erivo eşlik ediyor. Stephen King Novel'i The Outsider çıkalı 2 sene olmasına rağmen diziye uyarlanması bana olduğu kadar size de şaşırtıcı geliyor mu?
The Outsider Konusu
Parkta 11 yaşındaki bir çocuğun cesedi bulunur.Çocuk hunharca katledilmiştir.Deliller iyi bir eş,iki kızı olan,saygın,İngilizce öğretmeni ve aynı zamanda küçükler ligi koçluğu de yapan Terry Maitland'ı işaret etmektedir.Dedektif Ralph Anderson kısa zamanda cinayetin baş şüphelisi Terry'i halkın gözü önünde tutuklar.Terry suçsuz olduğunu iddia etse de delillerin hepsi aleyhinedir.Araştırma devam ederken Terry'in olay gecesiyle anlattıklarıyla beraber davanın seyri bir anda değişir.
The Outsider Fragman

The Outsider Yayın Tarihi
Stephen King romanlarından alıştığımız bir korku/gerilim/polisiye yapımı olan The Outsider'ın yayın tarihi 11 Ocak 2020 olarak açıklandı.Dizi Amerikan HBO kanalında yayınlanacak.Şimdilik tek sezon olarak çekilen dizi,ilerleyen günlerde sezon sayılarının çoğalmasına şahit olabiliriz.Ona hep beraber tanık olacağız.
Rampensau adlı yeni Alman Yapımı Dizisini Yakından Tanıyalım
Alman Vox Kanalında ilk 3 bölümü geride kalan komedi,dram ve kriminal türündeki dizi Rampensau Almanya'da hatırı sayılır bir izleyici kitlesine adım adım ulaşmak üzere.Başrollerinde Jasna Fritzi Bauer,Laura Louisa Garde ve Daniel Zillmann'ın oynadığı dizinin yönetmenleri ise Arne Nolting ve Jan Martin Scharf.Dizi "Metumtemet" adlı bir İsrail dizisinin Alman versiyonu diyebiliriz.
Çoğumuz Rampensau ne anlama geliyor diye merak edebiliriz.Rampensau'un iki anlamı vardır.Birincisi tutkulu bir sahne sanatçısı.İkincisi ise her konuda ön planda olmak isteyen,çevresindeki İnsan'ları bertaraf edip bir nevi başrol oyuncusu olmak.Zaten bu tanımlar tam da Jasna Fritzi Bauer'in oynadığı Shiri karakterini yansıtmaktadır.Ancak küçük bir sorun vardır.Kendisi 30 yaşında olmasına rağmen 16 yaşında göstermektedir.Bu sebepten dolayı hem iş hem de özel yaşamında kendisine ergen muamelesi yapılmaktadır.
Rampensau Konusu
Shiri tiyatro eğitimi almış bir oyuncudur.Fakat tiyatro oyunlarında boy göstermek yerine tavuk kostümü giyip çocuklara animasyon gösterileri yapmaktadır.Sebebi ise 30 yaşında olmasına rağmen 16 gösteriyordur ve bundan dolayıdır ki oyun seçmelerinde dikkate alınmaz.Bununla beraber İnsanı yoran,kendini beğenmiş,tez canlı bir yapıya sahip.Bu durum sevgilisi Jonas için çekilecek gibi değildir.Bir gün Shiri bir kutlamada görevli iken asabi polis şefi Ulf ile tanışır.İlerleyen günlerde Shiri sevgilisine ait 500 adet uyuşturucu hapla yakalanır.Polis uyuşturucu hapların başkasına ait olduğunu ve Shiri'yi kullanarak gerçek satıcıya ulaşma niyetindedir.Artık zamanı gelmiştir.Polis Shiri'yle bir anlaşma yapar.Shiri artık bir polis ajanı olmuştur ve uyuşturucu işlerinin döndüğü bir okula öğrenci olarak sızar.Shiri hayatının rolünü kapmıştır.
Rampensau İzle
Dizi Alman Vox kanalında her çarşamba yayınlanmaktadır.Uydularında Alman Vox kanalı olanlar izleyebilirler.Ben dizinin kısa zaman içinde nete de düşeceğini düşünüyorum.Hatta Netflix ya da başka dijital platformlarından da ilerleyen günlerde ulaşılabileceğini umuyorum çünkü hem konu hem hikaye ayrıca özellikle başrol oyuncusunun performansı dikkat çekici.

Rampansau İnceleme
Dizinin ilk üç bölümü adeta akıp gidiyor.Başrol Cast'ı gerçekten mükemmel seçilmiş.Oyuncu tam da dizideki gibi lise öğrencisi görünümünde ve çok yetenekli.Karakteri ise en baştan İnsan'ı etkiliyor.Kendinden emin,hazır cevap,tezcanlı ve İnsan'ı yoran halleri izleyiciyi karaktere bağlıyor.Dizide cesur bir karışım var.Karakter draması,okul komedisi,macera,ajan gerilimi kısacası hepsi bir arada. 
Gerilim Yüklü Bir Dizi Daha.Mr.Mercedes
Ne zamandır dizi tavsiye yazısı yazmamıştım.Daha önce ismini duyduğum fakat izlemeye fırsatımın olmadığı Mr.Mercedes adlı yabancı dizi Stephen King'e ait üçlemenin ilk kitabının uyarlaması.İMDB'si 7.9 olan gerilim gizem dolu yapımın 3 sezonu geride kalmış.Dizinin oyuncularının ise performansları gerçekten dikkat çekici ve başarılı.Başrollerinde Brendan Gleeson,Harry Treadaway,Justin Lope ve Breeda Wool'un olduğu dizinin yönetmeni ise David.E.Kelley.At&t kanalında yayınlanan dizi şu sıralar 3 sezonuyla nette bulmanız mümkün.

Mr.Mercedes Konusu
Yapımcıları arasında Stephen King'in de olduğu dizi aslında bir kedi fare oyunu.Sezon sonuna kadar katil kim sorusuyla uğraşmadan,gerilimin doruklarına ulaşabileceğiniz dizide, hikaye çalıntı bir Mercedes marka arabayla bir iş fuarının önünde bekleyen kalabalık üzerine arabayı sürüp 16 kişinin ölümüne sebep olan bir katliamla başlıyor.Olay yerine gelen emekliliğine 2 sene kalmış şişman yaşını başını almış ton ton dedektif Bill Hodges (Brendan Gleeson) gördüğü manzaradan çok etkilenir.2 sene geçmesine rağmen katil bulunamamıştır ve dedektif emekli olmuştur.Emeklilik dönemi çok zor geçen adeta bunalımın eşiğinde olan dedektif Bill'in bir gün bilgisyarına bir e mail gelir.E mail 2 sene önce gerçekleşen katliamın görüntülerinden ve ölenlerden oluşan bir kısa videodur.Bunalımın eşiğinde olan dedektif vakayı çözememenin verdiği vicdan azabı ve devam eden taciz mesajlarına dayanamayarak işin peşine tekrar düşmeye karar verir.

Mr Mercedes Yorum
Konuya bakacak olursak biraz klişe gibi gelir fakat usta yazarın kaleminden çıkmış bu hikaye içinde büyük bir gerilim barındıryor.Karkterler yavaş yavaş yerine otururken dedektifin içinde bulunduğu vicdan azabı ve geçmişiyle olan yüzleşmesi izleyeni diziye çabucak bağlıyor.Katilin çocukluğunda yaşadığı travmalar ve Anne'siyle olan ilişkisi ilmek ilmek işlenmiş.Yan karakterler ise diziye  daha fazla izlenebilir kılıyor.Dizide When They See Us'dan hatırladığımız Emmy ödüllü Jharrel Jerome'da görebilirsiniz.


Sahne 1:Dış/Gün/ATM
Salih ATM’de sıra beklemektedir.Önünde emekli maaşını çekmekte olan yaşlı bir adam vardır.Yaşlı adam işini bitirip ATM’den ayrılacağı sırada sendeler.Salih adamı kolundan yakalar.Yaşlı adam teşekkür mahiyetinde kafasını sallar ve ayrılır.Salih önce ATM'de unutulan paraya ardından yaşlı adamın arkasından düşünceli bir şekilde bakakalmıştır.
Sahne 2:Dış/Sokak
Salih sokakta yürümektedir.Bir ayakkabı mağazasının önünde durur.Vitrindeki beyaz spor ayakkabısına dikkatlice bakmaktadır.Önce beğendiği beyaz spor ayakkabıya ardından cebinden çıkardığı paraya göz atar.
Sahne 3:İç/Spor Mağazası
Salih içeride onu karşılayan satış görevlisine vitrindeki beyaz spor ayakkabıyı işaret eder.Satış görevlisi kafasını sallar.
Sahne 4:Dış/mağaza önü,sokak
Salih mağaza önünde durmaktadır.Yüzünde bir gülümsemeyle satın aldığı beyaz spor ayakkabıya bakmaktadır.Salih yeni ve pahalı spor ayakkabısıyla mutlu mesut yürümeye başlar.Eve dönüş yolunda karşılaştığı İnsan’ların kendisi gibi aynı beyaz spor ayakkabı giydiğini farkeder.Yüzündeki mutluluk endişe ve korkuya dönüşmektedir.Bebek arabasıyla yürüyen kadın,sokakta top oynayan çocuklar,sokak satıcıları,iş yerine yetişmek için koşuşturan İnsanlar,esnaf herkes aynı beyaz spor ayakkabıyı giymektedir.Salih bir an durur yüzünde korku ve endişe dolu ifadeyle arkasına döner bakar aynı spor ayakkabıyı giymiş onlarca İnsan Salih'i takip etmektedir.Salih'in nefes alış verişleri sıklaşmaya başlamıştır.Eve doğru koşmaya başlar.Arkasındaki İnsanlar'da onun peşinden koşmaya başlar.Salih kendini eve zar zor atar.
Sahne:4 İç/Ev
Salih ayakkabılığın önünde durmaktadır.Ayakkabılıktaki tüm ayakkabılar Salih’in satın aldığı beyaz spor ayakkabılarının aynısıdır.Elini güp güp atan kalbine götürür.Nefes almakta zorlanan Salih koşarak kendini yatağa atar ve yorganı altına girer.Sıkıntıdan boğulmak üzeredir.
Sahne:5/İç/Salih’in odası/Gece
Salih yatağın kenarında oturmaktadır,düşünceli bir şekilde sigara içmektedir.Kalkar ve camdan dışarı bakar.Sokak lambasının altında fötr şapkalı,takım elbiseli bir adam durmaktadır ve Salih’e bakmaktadır.Salih adamın ayakkabılarına merak ve korkulu gözlerle bakar.Adam aynı beyaz spor ayakkabılarını giymektedir.Dehşete kapılmış bir yüz ifadesi ve eliyle göğsünü tutarak yatağa geri döner.
Sahne 6/Dış/Gündüz/Çocuk Parkı
Salih uykusuzluktan yorgun ve bitap halde çocuk parkında  bir bankta oturmaktadır.Çevresindeki İnsan’ları yorgun,kısık gözlerle izlemektedir.Parkta oynayan çocuklar,pamuk şeker satıcısı,çocukların ebeveynlerinde aynı beyaz spor ayakkabısı vardır.Yanına arkadaşı Mustafa gelir.Salih’in yanına oturur.
                                                                       Mustafa:
                                              Salih neredesin her yerde seni arıyorum.
                                                                       Salih:
                                                            Ne oldu hayrola?
Mustafa hayret ve merakla Salih’e bakarak.
                                                                     Mustafa:
                         Salih ne bu hal oğlum betin benzin atmış.Ne oldu sana böyle?
                                                                      Salih:
                            Yok bir şey uykusuz bir gün geçirdim sadece.
                                                                     Mustafa:
                           Bir derdin sıkıntın varsa söyle.Hiç iyi gözükmüyorsun.
Salih Mustafa konuşurken onun ayakkabılarına bakmaktadır.Mustafa’da da aynı beyaz spor ayakkabıların olduğunu görür ve sorar.
                                                                      Salih:
                             Boş ver şimdi.Sen bu spor ayakkabıları nereden aldın.
                                                                     Mustafa:
Ne spor ayakkabısı oğlum.Kundura diyecektin heralde.Neyse.Bak ne diyeceğim.Sana bir müşteri buldum.Adamın 3 dairesi var ve boya badana istiyor.Vaktin varsa git hemen bir görüş.
                                                                      Salih:
                                                            Olur.Nerede?
                                                                     Mustafa:
Şu Metin abinin sarmaşıklı kahvesi var ya orada.Adam sürekli orada takılıyor.İsmi Nazım.Çaycıya sor gösterir.  
                                                                      Salih:
                                                           Olur bir ara uğrarım.
                                                                     Mustafa:
                         Bir ara değil oğlum.Hemen git.Bu fırsat kaçmaz.En az bir haftalık iş var.
Salih Mustafa’dan ayrılır Metin ağabeyin kahvesinin yolunu tutar.
Sahne:7/Dış/Kahvenin Önü
Salih kahve camekanın önünde durmaktadır.
Sahne:8/İç/Kahvenin Ortasında
Salih çaycıya Nazım’ı sorar.Çaycı eliyle işaret eder.Çaycı eliyle Nazım’ı gösterdiğinde Salih çaycının ayakkabılarına bakmaktadır.Çaycı aynı beyaz spor ayakkabılarını giymektedir.
Sahne:9/İç/Masada
Salih Nazım’dan avans alır ve ardından el sıkışır.Gözleri Nazım’ın ayakkabılarına kayar.Nazım aynı beyaz spor ayakkabılarını giymektedir.
Sahne :10/İç
Çaycı kahvenin ortasında elinde çay tepsisi kahvede bulunanlara seslenir.
                                                                               Çaycı:
Abilerim,kardeşlerim.Bizim tapudan emekli Süreyya abimizi bilirsiniz.Hepimiz sever sayarız.Dün ATM’de parasını unutmuş.Kimbilir kim cebine indirdi.Herkes koltuk çıksın destek atsın.En azından kirasına ödemesine yardımcı olalalım.
Kahve ahalisi çaycının yapmış olduğu yardım çağrısını geri çevirmez.Çaycı tek tek masaları dolaşmaktadır.Sıra Salih’e gelir.Çaycı Salih'e tepsiyi uzatır.Gözlerinin içine bakarak.
                                                                              Çaycı:
                                                     Helalin hesabı,haramın azabı vardır.
Salih yaptığının pişmanlığıyla kafasını önüne eğer ve aldığı avansın tamamını tepsiye bırakır.
Sahne:11/Dış/Kahvenin Önü
Salih kahve önünde durup ayakkabılarına bakmaktadır.Ayağında eski siyah kundura vardır.Kafasını kaldırır.Elleri cebinde mutlu mesut evin yolunu tutar.
                                                                            Müzik Girer
                                                                                    Son



The Witcher Özellikle İhtişamlı Aksiyon Sahneleriyle Oldukça İlgi Çekeceğe Benziyor
Polonyalı yazar Andrzej Sapkowski'nin ilkini 1995 yılında yazdığı ve 6 seriden oluşan kitabı The Witcher,önce konsol oyunu ve şimdide dizi film olarak karşımıza çıkmak üzere.2015 tarihinde çıkan oyunu çok tutmuş,şu sıralar ise 3.serisi bekleniyor.Dizi yayın tarihi de belli oldu.Dizi Netflix dijital platformunda 20 Aralık günü yayına girecek.Merakla beklenen dizi oyuncuları ise şöyle Henry Cavill,Anya Chalotra,Freya Allan ve Nick Nolte.Dizinin yönetmenliğini Lauren Schmidt Hissrich'e ait.Daha yayınlanmadan Netflix tarafından 2.sezon onayı verilen dizi 8 bölümden oluşacak.The Witcher Türkçe dublaj olacak mı? onu hep beraber göreceğiz.
The Witcher Konusu
Bu fantastik hikayede yüzyıllardır birlikte yaşayan İnsanlar,cüceler ve elfler arasında olan barış sona ermiştir.Bunun sonunda ise büyük bir savaş patlak verir.Acımasız suikastçı The Witcher olarak bilinen Geralt of Rivia bu Orta Dünya'ya vaadedilen çocuğun doğumunu beklemektedir.Bu çocuk tüm dengeleri değiştirecek güçlere sahiptir.
The Witcher Fragman


The Witcher Dizisini Yakından Tanıyalım
Dizi bana göre bir Game Of Thrones kadar ses getireceğe benziyor.Bunun sebeblerinden bir tanesi ise dizinin yapımcılarının yapımın 7 sezon süreceği öngörüsünde ve planlarında olduğunu söylemeleri.Bununla beraber idari yapımcı koltuğunda oturan Lauren Schmidt Hissrich'in bundan önce The Umbrella Academy,Dardevil ve The Defenders gibi başarılı yapımların sahibi olması.Ayrıca dizinin bir kısmında Game Of Thrones,The Sopranos,Ozark ve House Of Cards gibi başarılı dizilerin yönetmen koltuğunda oturan Alik Sakharov'un oturması.İlüstrasyon tasarımcısı ve Oscar adaylığı bulunan Tomek Baginski'de cabası.Dizinin başrol oyuncusu Henry Cavill ise The Witcher kitap serisinin ve oyununun sıkı bir hayranı olduğu ortaya çıktı.Son olarak oyunun hayranları Cici ve Yennefer karakterlerinide izleme şansı olacak.Bu karakterler yan rollerde olsa bile dizinin hikayesinde önemli bir konumda olacaklar.Bu kadın karakterler dizinin güçlü karakterleri olarak karşımıza çıkacak.Son olarak dizi için Orta Avrupa özellikle de Budapeşte'deki mekanlar kullanıldı.
The Witcher dizisi ne zaman diyenler için cevabımız ise dizinin çıkış tarihi 20 Aralık olarak açıklandı.



Amerikan Porno Sektörünün Doğuşuna Dram Yüklü Bir Bakış
The Deuce bir Amerikan dram televizyon dizisidir.David Simon ve Georg Pelecanos tarafından oluşturulan ve senaryosu yazılan dizinin yönetmen koltuğunda ise James Franco,Michelle Mc Laren ve Ernest.R. Dickinson oturuyor.2017 yılında yayına giren dizi geçtiğimiz ay 3.sezonuyla final yapmıştır.Başrollerinde James Franco,Maggie Gyllenhaal,Margarite Levieve ve Garry Carr'ın olduğu dizi 1970'li yıllarda Amerikan porno endüstrisinin doğuşunu ve gelişimini anlatan dolayısıyla tamamen gerçek olaylara dayanan,bununla beraber New York'un Deuce adıyla anılan 42.caddesinde
 ( Times Square) hayat kadınlarının,kadın satıcılarının,suçluların Dünya'sını realist bir yaklaşımla bize gösteren dönem dizisidir.Devasa bir ekonomiye sahip porno Dünya'sının çıkış mekanı Deuce nasıl bir yer ona bakalım.

Deuce 
Yukarıda da yazdığımız gibi Deuce New York'un kalbi olan Manhattan'daki 7.ve 8.caddelerinin yanındaki 42 caddeye verilmiş bir isim.1950'den 1980'e kadar bu isimle anılmış.Cadde görünüm ve yaşantı olarak alt tabakanın yaşadığı,suç oranının fazlalığı,hayat kadınların,kadın tüccarlarının ve uyuşturucu trafiğinin bolca olduğu genelde suçluların mekanı durumundadır.Bu durumundan dolayı "Shit, Poop,Too defecate" kelimelerinin eş anlamlısı "Deuce" kullanılmıştır.Yani kısacası boktan bir yer.Erotik gösterilerinin olduğu mekanlar,açık saçık filmlerin olduğu sinemalar,uyuşturucu bağımlıları,satıcılar ve fahişelerin mekan tuttuğu bu cadde zamanla bir porno film endüstrisinin kurulmasına aracı olmuş.Gelelim dizinin konusuna.

The Deuce Konusu
Gerçek olaylardan yola çıkılarak yapılan dizide Candy namıyla bilinen akıllı,satıcısı olmayan köşe başlarında vücudunu pazarlayan hayat kadınını merkezine alıyor.Candy o zamanlar "piips show adıyla bilinen zamanın icadı video oynatıcı makinelerde dönen pornografik yayınlara gösterilen ilgi kafasında "bundan bir iş kolu yaratabilirim" fikrini uyandırır.Bununla ilgili araştırmalar yaparken,öte taraftan işletme kabiliyeti olan,İnsan ilişkileri kuvvetli barmen Vincent ise ikizi Frankie ile  parlak işletme kabiliyeti sayesinde iş hayatı basamaklarını bir bir çıkmaktadır.

The Deuce İnceleme
The Deuce sadece bir dizi değil aynı zamanda bir belgesel film niteliğinde.Amerikan porno film endüstrisinin nereden,nasıl ve ne şekilde doğduğuna tanıklık ediyoruz.Buna tanıklık ederken ise "Deuce" adlı caddenin kapkara ve kirli yönüyle yüzleşiyoruz.Karakterler ve olaylar o kadar fazla ve çeşitli ki bu aynı zamanda dizinin ağır gitmesine sebep olsa da izleyen bundan hiç şikayet etmiyor.Taşralı genç hayat kadınlarının dramı,kadını tamamen bir mal olarak gören kadın tüccarlarının acımasızlığı,rüşvete bulaşmış kimi polis memurları.homosexueller,uyuşturucu ve yer yer mafya elemanları.Cadde adeta kaderine terkedilmiş vaziyette.Tüm bunların içinde dizide çok fazla şiddet görüntüleri göremiyoruz.Buna karşılık açık sahneler bolca kullanılmış.Oyunculara gelince.İki rolde oynayan James Franco (Vin-Frankie) birbirlerinden apayrı karakterler olan ikizleri canlandırıyor ki,her iki rolde de çok başarılı.Dizinin bir diğer Başrol oyuncusu Maggie Gyllenhaal( Candy) tüm oyunculardan çok farklı bir performans gösteriyor.Aksayan hiç bir karakter görülmüyor.Uzun uzadıya ağır dramatik sahneler olmadığından dolayı dizi akıp gidiyor.En çok dikkat çeken yer ise caddenin görüntüsü.Hiç bir detay atlanmamış.Yerdeki çöpe kadar her şey düşünülmüş ve ortaya kaotik bir Kozmos'dan harika bir anlatım çıkmış.Hikaye,ana karakterler ve yan karakterler ortaya polifonik bir anlatı çıkarmış.
Deep Troath Ve Sektörün Başlangıcı
1972 yılının haziran ayında artık porno film sektörü erotik dükkanlarda bir çeyreklik atıp makinalardan izlenen kısa filmlerden çıkıp sinema salonlarına taşınmıştır.Sokaktaki hayat kadınları kullanılarak 30-40 dolar karşılığı çekilen vasat altı fantezilerle süslenmiş bu filmler,gişelerde uzun kuyruklar oluşturmaya başlamıştı.Öyle ki Linda Lovelace adlı porno film oyuncusunun rol aldığı "Deep Troath" adlı uzun metraj porno filminden hatır sayılır bir gelir elde edilmişti.Hard Core tabir edilen tür bekaretini kocasını saklamak isteyen fakat hem evleneceği erkekle hemde başkalarıyla yeterince oral seks tecrübesi olmadığından bu tecrübeyi derinlemesine yaşamak ister.


Kült film nedir? Hangi filmlere kült filmler diyebiliriz.Türk sinemasının kült filmleri nelerdir?En kült filmler hangileridir?Kült film denildiğinde bu ne anlama gelir.Bir yazılı yayın veya görsel yayını zaman zaman anlatırken kült diye tanımlamaktayız.Aslında kült kelimesinin çok net bir tanımı yok Latince "cultus" kelimesinde türemiştir.Gelelim filmlere.Zaten genelde "KÜLT" kelimesi filmler için kullanılır.Peki kült film nedir? Kült film ilk çıktığı dönemde az kişi tarafından izlenmiş,büyük reklamı yapılmamış,zamanla kulaktan kulağa yayılarak popülaritesi artmış,zaman geçtikçe bu kemik izleyicisini genişletebilmiş filmlerdir.Bir film kült olması için çekilmez,kült film olma ümidiyle çekilir.Bu tanımdan yola çıkarak yayınlandığında döneminde az ilgi görmüş fakat zamanla popülaritesini arttırmış sanat eseri niteliğindeki filmleri sizler için sıraladım.
Sevmek Zamanı 1965

Yönetmenliğini Metin Erksan'ın yaptığı film baştan aşağı siyah beyaz melankolik sahnelerin olduğu dram,romantik türünde bir film.Türk sinemasının en önemli bir kaç filminden biri olan sevmek zamanının başrollerinde sinema ve tiyatronun büyük üstadı Müşfik Kenter'i görüyoruz.Ona Sema Özcan ve Fadıl Garan eşlik ediyor.
Sevmak Zamanı bildiğimiz tanıdığımız klasik aşk filmlerinden farklı bir üslupla,konusunda Doğu kültüründe sıkça rastlanan "Surete Aşık Olma" halini barındırıyor.İnce ince işlenmiş diyaloglara sahip film yağmurlu bir ada gününde başlar.
Halil boyacıdır ve evini boyadığı ailenin kızının duvarda asılı resmine aşıktır.Yağmurlu bir ada gününde Meral'in aniden eve gelmesiyle Halil'in bu sırrı açığa çıkar.Meral başlarda bu duruma çok şaşırır ancak zamanla o da Halil'e karşı bir şeyler hissetmeye başlar.Halil "Onu değil,Meral'in resmini seviyordur"
Tarkan Serisi 1969

Aslında Tarkan film serisi "kült" film tanımına ne kadar uygun ona siz karar verin.Sonuçta yayınlandığı dönemde çok izlenmiş ve devam serileri çekilmiş bir film serisi.Tarkan film serisini kült yapan en önemli faktör filmin içindeki fantastik karakterler.Örn: Dev Ahtapot,büyücü Gosha,dev adam Orso,Kulke v.b.70'li yılların en başarılı ve en ünlü film şirketi Arzu Film tarafından beyazperdeye aktarılan filmin yönetmenleri Mehmet Aslan ve Tunç Başaran'dır.Başrollerinde aynı zamanda başarılı bir yönetmende olan Kartal Tibet,Eva Bender,Bilal İnci'nin olduğu film Türk sinemasının tarihi fantastik film serisidir.
Serideki filmler ise şunlardır,Tarkan (1969),Tarkan Gümüş Eğer (1970) ,Tarkan Viking Kanı (1971) Takan Altın Madalyon (1972) ,Tarkan Güçlü Kahraman (1973).Sezgin Burak tarafından kurgusal Hun Savaşçısı Altar'ın oğlu Tarkan namıyla bir çizgi romandan sinemaya uyarlanmıştır.
Rüyalarımıza bile giren filmin en klasik sahnesinin (dev ahtapot) hikayesi ise şöyle.Dev ahtapot için Bayrampaşa'da bulunan bir plastik atölyesine gidilir ve burada imal edilir.Daha sonra film çekimleri için Bodrum'a taşınan maket ahtapot Bodrum kalesi çevresinde denize bırakılır.Günümüzde halen Tv'de yayınlandığında oturup izlenen Kült bir film.Filmle ilgili detaylara ünlü oyuncu Osman Cavcı'nın yazısıla buradan ulaşabilirsiniz.
Dünya'yı Kurtaran Adam 1982

Fantastik bilim kurgu türündeki film dönemin ekonomik zorlukları çerçevesinde çekilmiş bir Çetin İnanç filmidir.Başrollerinde sinemamızın yakışıklı,aksiyon adamı Malkoç oğlumuz,Battal Gazi'miz,Kara Murat'ımız Cüneyt Arkın'ın olduğu filmin yardımcı erkek oyuncusu ise Aytekin Akkaya'dır.Bence bu filmim kült olmasının sebebi yönetmenin cesaretinden kaynaklanıyor.Sinema efektlerinin o dönemde ülkemizde gelişmemiş olmasına rağmen prodüksiyonun el verdiği şekilde film çekilmiştir.Belki döneminde değil ama yurt dışında bile çekimlerde kullanılan yaratıkların görüntüsü itibariyle alay edilmiş ama sonuçta adından sıkça bahsedilerek kült film özelliğini elde etmiştir.Başarısızlığı kült film olmasını sağlamıştır.Dünya'yı Kurtaran Adam iki kahraman Türk pilotun uzaylılarla olan macerasını konu alıyor.Film aslında Yeşilçam'ı bayatlamış aşk filmlerinden kurtarma projesi olarak bile görebiliriz.O dönem ortalığı kasıp kavuran 18 milyon dolar bütçeli Holywood yapımı Star Wars filminin çakması diyebiliriz.Film 2016 yılında Ed Glaser tarafından 2K çözünürlükte restore edildi.Dünya'nın en kötü filmi Türk sinemasının tartışmasız birinci sıradaki kült filmidir.
Badi 1984

Badi 1984 yapımı bir Zafer Par filmidir.Senaryosu Barış Pirhasan ve Veysel Candari'ye ait filmim başrollerinde Pembe Mutlu,Orhan Çağman,Cengiz Sayhan,Tolga Sönmez,Serdar Sayhan'ı görüyoruz.Bilim kurgu türündeki film yine bir Holywood filminden esinlenilerek izleyiciye sunulmuş.1984 yılında gösterime giren ve bir hayli ilgi gören Holywood yapımı E.T filminin Türkiye uyarlaması.Dünya'yı Kurtaran Adam'da olduğu gibi düşük bütçeyle ve dönemin imkanlarıyla çekilmiş bir filmdir.Senaryosu Türk kültürüne uyarlanmış bu filmin görsel efektleri başlarda izleyiciye farklı gelse de zamanla bu başarısızlık bir kült film olmasını sağladı.
Film uzaylı dostumuz Badi'nin İstanbul'da bir mahalleye iniş yapması,evin oğlu Ali ve mahalledeki çocuklarla duygusal bir bağ kurmasını anlatıyor.Uzaylı dostumuz Badi E.T filmindeki uzaylı ile farklılıklar sergiler.Türk lokumu yer,kızınca arkasından duman çıkarır.Ali Badi ile beraber gizli ajanlardan kaçarken bisikletleri havalanır.Bu sahne filmin unutulmazları arasına girmiştir.
Canım Kardeşim 1973

Soğuk,kasvetli,bir gecekondu mahallesinde ağabey ve kardeşinin duygu yüklü hikayesi.Seçilen mekanlar,diyaloglar,oyuncu performansları ve en önemlisi Cahit Oben'e ait müzikleriyle tam bir başyapıt diyebiliriz.Yönetmenliğini Ertem Eğilmez'in,senaryosunu Sadık Şendil'in yazdığı Canım Kardeşim filminin başrollerinde Tarık Akan,Halit Akçatepe ve küçük oyuncu Kahraman Yavuz'u görüyoruz.Kemal Sunal,Adile Naşit ve Halit Akçatepe'nin babası Sıtkı Akçatepe ise yardımcı rollerde.Her sahnesi ağır dram yüklü film İnsan'ı izledikten sonra hüzne boğan bir yapıya sahip.
Murat hayatta hiç bir amacı olmayan,arkadaşı Halit'le zamanını geçiren işsiz güçsüz,çeşitli yollarla para kazanmaya çalışan biridir.Babası ve kardeşiyle beraber yaşayan Murat bir gün ağzında sigarasıyla uyuya kalıp çıkan dumandan zehirlenen babasının ölümünden sonra küçük kardeşi Kahraman'la bir başına kalır.Murat bu saatten sonra yokluk ve sefalet içinde kardeşine bakma görevini üstlenir.Başlarda kendisine bu yük ağır gelse de kardeşinin ölümcül bir hastalığı olduğunu öğrendikten sonra hayatını kardeşine adar.
Anayurt Oteli 1987

Anayurt Oteli bir Ömer Kavur filmi.Usta oyuncular Macit Koper'in ve Şahika Tekand'ın olduğu bu kült filme onlara yine usta oyuncu Serra Yılmaz eşlik ediyor.Bu film 1987'de katıldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali'nden en iyi film ve en iyi yönetmen ödülüyle döndü.Ayrıca İstanbul ve Venedik film festivalleri de dahil olmak üzere bir çok ödül kazanmıştır. 1973 tarihli önemli yazarlarımızdan Yusuf Atılgan'ın romanından uyarlama bir filmdir.Film romana sadık kalınarak yazılmıştır.Tek fark roman 1960'larda film ise 80'lerde geçer.Filmdeki karanlık atmosferin sebebi ise 1980 darbesinden kaynaklanır.
Anayurt Oteli işlediği tema bakımından bir kült film haline gelmiştir.Romanda da olduğu gibi psikolojik yabancılaşma ve yalnızlık film ana temasıdır.
Zebercet görünüş olarak sıradan biridir.Bir otelin müdürlüğünü yapmaktadır.Görünenin aksine Zebercet'in içinde fırtınalar kopar,yalnız,çekingen ve takıntılıdır.Bir gün otele kadın bir müşteri gelir.Zebercet kadına vurulur ve bu kadın onun en büyük saplantısı olur.Kadın otelden ayrılırken 1 hafta sonra geri geleceğini söyler.Zebercet 1 hafta bekler,beklerken kadının kaldığı odaya müşteri almaz,her gün düzenler ama kadın geri gelmez ve Zebercet düş kırıklığına uğrar.
Raziye 1990

Senaryo yönetmen Yusuf Kurçenli.Başrollerde ise Kamuran Usluer.Yasemin Öymen ve Oğuz Tunç'u görüyoruz.Filmle ilgili bilgilerde erotik film diye geçer fakat aslı astarı yoktur.1975 yılında Melih Cevdet Anday'ın aynı adlı romanından uyarlanmıştır.Dram türünün en iyi örneklerinden biri olan bu filmin kült olma sebebi ise ülkemizde hiç tükenmeyen aydın köylü çatışmasını filmin alt metninde sergilemiş olmasıdır.Kendini,tembel üretmeyen köylüleri eğitmeye adamış aydın bir adam ile kentten gelen yeğeninin evlatlık kızıyla olan ilişkisini konu alan bu film bence yeterli değeri görmemiştir.
 Aaahh Belinda 1986

Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın,senaryosunu Barış Pirhasan'ın yazdığı 1986 yapımı filmin başrollerinde Macit Koper ve Müjde Ar'ı görüyoruz.1980'ler artık Yeşilçam'da komedi,politik,erotik,dram temalarından sonra toplumsal meseleler üzerine filmlerin yapıldığı yıllar.İktidarın hafızaları yönetmeye başladığı bu yıllarda Yeşilçam'da da yeni bir kimlik dönemi yaşanıyordu.70'li yıllarda Yılmaz Güney'in temelini attığı politik filmlerden 80'li yıllarda siyasi atmosferden etkilenen Atıf Yılmaz'ın toplumsal konuları işlediği filmlere.Atıf Yılmaz'ın bu yıllarda çekmiş olduğu Dul Bir Kadın (1985),Asiye Nasıl Kurtulur(1986),Kadının Adı Yok(1988) gibi filmler yönetmenin kadının var olma mücadelesini anlatan filmlerdir. Ahh Belinda da Atıf Yılmaz kadına üreten bir kimlik kazandırmış.Toplum tarafından hapsedilmiş kimliğinden çıkararak onu özgür kılmıştır.Ayrıca kadın cinselliğine yeni bir bakış sunmuştur.Filmde Müjde Ar'ı iki farklı kimlikle görüyoruz.Birincisi bilinen kadın profilinden çıkmış tiyatrocu,aykırı "SERAP" rolünden,bankada sabah 8 akşam 5 çalışıp işten sonra ise evinin kadını olmaya zorlanan "NACİYE" karakteri.Fantastik-komedi türündeki filmin kısaca konusuna gelince.
Bir tiyatro oyuncusu olan Serap günün birinde bir reklam filminde oynaması için teklif alır.Reklam filminin çekimleri sırasında Serap kendi kimliğini kaybeder.Evli ve iki çocuk Annesi olarak yaşantısına devam ederken hayatın çarkına ve sıradanlığına kapılıp gider.Etrafındaki İnsan'ları tanıyamamaktadır.Serap hayal ile gerçekler arasından savrulup durur.
Piano Piano Bacaksız 1990

Usta yönetmen Tunç Başaran imzalı Piano Piano Bacaksız komedi-dram türünde önemli ve kült olmuş filmlerimizdendir.Kemal Demirel'in 1940'lı yıllarda çocukluğunda yaşadıklarından yola çıkarak yazdığı kitap,Ümit İnal'ın tarafından senaryolaştırılmıştır.Film kalabalık oyuncu kadrosuyla dikkat çekiyor.Başrollerinde Rutkay Aziz,Meral Çetinkaya,Yalçın Güzelce ve Emin Sivas'ın olduğu film 1991 İstanbul Film Festivalinde en iyi yönetmen ödülüne layık görülmüştür.
İkinci Dünya savaşının başlarında İstanbul'da eski bir konakta sefalet içinde yaşayan İnsanlar'ın umut ve masumiyet dolu hikayesini bir çocuğun gözünden bize aktardığı film trajikomik olayların olduğu bir taşlama diyebiliriz.Her bir karakter bize adeta bir dönem tahlili sunuyor.Ağır dram yerine masumane bir hikaye sunulmuş.Filmde kullanılan kıyafetler ve konağın görüntüsü yoksulluk temasının işlenmesine çok büyük katkı sunmuş.Piano piano bacaksız dönemin sosyo-ekonomik durumuna taşlama yaparak,hafızalara yer edinen diyaloglarıyla sıcacık kült bir film.
Dokuz 2002

Yönetmen ve senarist Ümit İnal'ın neredeyse tek mekanda dijital kamerayla çektiği film kıyıda köşede kalmış bir film olarak değerlendiriliyor.Maalesef anlı şanlı listelerde adı bile geçmese de Türkiye'de çarpık sosyal yapının yansımalarını en çarpıcı şekilde anlatmış ve bana göre kült seviyesinde bir film.
Başrollerinde Ali Poyrazoğlu Fikret Kuşkan,Cezmi Baskın,Serra Yılmaz ve Ozan Güven gibi başarılı oyuncuların olduğu filmin kısaca konusu ise şöyle.
İstanbul'un sakin mahallerinin birinde bir cinayet işlenir.Öldürülen bir kadındır fakat kadının kimliği bulunamaz.Elde sadece kadına ait çıplak video görüntüleri mevcuttur.Polis bu görüntülerden yola çıkarak mahalledekilerin olayla bir ilgisi olduğunu düşünerek bunu kanıtlamaya çalışır.
Dokuz filmi sorgulanan mahalle sakinlerinin aslında sıradan İnsan'ların içinde kaybolmuş eşcinseller,serseriler,nataşalar,esrarkeşler,deliler,komünistler,sokak köpekleri.Cici bir mahalle içinde kaybolmuş öteki İnsanlar.